fbpx

Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde Bir Diyetisyenin Gözlemleri

Sabahın erken saatlerinde Macunköy Metro İstasyonu’ndan çıktığımda, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nin tuhaf bir ikilemle karşıladığını hissediyorum beni. Bir yanda ASELSAN’ın devasa binalarının gölgesi düşerken caddelere, diğer yanda sanki hâlâ bir gecekondu yaşantısının izlerini taşıyan sokaklar uzanıyor gözlerimin önünde. İşte tam da bu noktada, şehrin kalbinde samimi çocukluğumuzun ruhunu soluyabildiğiniz bu ilginç mahallede, beslenme uzmanı olarak çalışmanın ayrıcalığını yaşıyorum her gün.

Diyetisyen Emine Gül Tuna Cıkıt olarak, danışanlarımla buluştuğum her gün, aslında Ankara’nın küçük bir tarih kesitini de deneyimliyorum. Bilmeyenler için söylemeliyim: Burası, Yenimahalle’nin unutulmaz köşelerinden biri olan Mehmet Akif Ersoy Mahallesi. Demetevler semtinin gölgesinde, kendine has bir dünya kurmuş durumda. Yirmi yıl öncesine kadar Macunköy’ün bir parçasıyken, şimdi kendi kimliğiyle var olan bir mahalle burası.

İki Zamanın Arasında Bir Mahalle

Kliniğime gelen yaşlı bir amcanın anlattıkları hâlâ kulaklarımda: “Kızım, inanmazsın ama ben bu apartmanın olduğu yerde inek otlatırdım.” 2000’lerin başına kadar, yani metropolün tam ortasında, hayvancılığın yapıldığı bir yerdi burası. Kentsel dönüşümün henüz dokunmadığı zamanlarda, şehir hayatının koşuşturmacasından uzak, bambaşka bir ritimde akardı yaşam.

Şimdi ise Urankent ve Park Avenue gibi modern toplu konut projeleriyle, Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin görkemli binasıyla, ASELSAN’ın teknoloji üssüyle bambaşka bir görünüme bürünmüş durumda. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Leyla Gencer Sahnesi, Podium AVM, Wings Ankara İş Merkezi… Hepsi bu eski mahallenin topraklarında yükseliyor artık. Macunköy Metro İstasyonu, Ankara metrosu Depo Alanı, EGO 2. Bölge Otobüs Garajı ve Nâzım Hikmet Kültür-Kongre Merkezi ile çevrili bu mahalle, adeta modern şehir yaşamının tüm imkânlarını sunuyor sakinlerine.

Mehmet Akif Ersoy: Bir Mahalleden Fazlası

Eskiden bir köyün sakin topraklarıyken, bugün Ankara’nın nabzını tutan bir yaşam merkezine dönüşen Mehmet Akif Ersoy Mahallesi, adeta küçük bir şehri içinde barındırıyor. Bu mahalle, sıradan bir yerleşim bölgesi değil; yaşamın, iş dünyasının, sağlığın ve kültürün iç içe geçtiği canlı bir organizma.

Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Muhtarligi
Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Muhtarlığı

Burada her köşeyi döndüğünüzde karşınıza farklı bir dünya çıkıyor:

  • Yaşam Bahçeleri: Urankent’in geniş yeşil alanları ve Park Avenue’nün gökyüzüne uzanan apartmanları, eski köy topraklarında boy gösteriyor. Sabahları kuş sesleriyle uyanmak isteyenler ile şehrin dinamizmini evinin içinde hissetmek isteyenler, bu iki modern yerleşimde kendilerine yer buluyor.
  • Şifa Dağıtan Kurumlar: Mahallenin gururu Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Hastanesi, sadece bölgenin değil, tüm Ankara’nın sağlık umudu haline gelmiş durumda. Yanı başındaki İl Sağlık Müdürlüğü ile mahallemiz, sağlık politikalarının da belirlendiği bir merkez konumunda.
  • Teknoloji ve Ticaret Üsleri: ASELSAN’ın devasa kompleksi, Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığının sembolü olarak mahallemize ayrı bir prestij katıyor. Genç mühendislerin hayallerini gerçeğe dönüştürdüğü bu kampüsün yanında, Wings İş Merkezi’nin camlı kuleleri, iş dünyasının temsilcilerini ağırlıyor.
  • Sanatın ve Düşüncenin Mabetleri: Leyla Gencer’in adını taşıyan sahne, klasik tiyatro eserlerinden modern performanslara kadar sanatseverleri ağırlarken, Nâzım Hikmet’in ruhuyla dolup taşan kültür merkezi, söyleşilerden konserlere kadar etkinlikleriyle mahallenin entelektüel dokusunu zenginleştiriyor.
  • Rengarenk Sosyal Alanlar: Podium AVM’nin parlak vitrinlerinde alışveriş yapanlar, kafelerinde soluklanıp sohbet edenler, sinemalarında gülüp ağlayanlar… Mahallemiz, yaşamın tüm renkleriyle burada hayat buluyor.
  • Kesintisiz Ulaşım Damarları: Macunköy Metrosu’ndan çıkanlar, EGO otobüslerine binmek için acele edenler, Ankara’nın her köşesine kolayca erişebiliyor. Metro deposunun varlığı bile, buranın şehrin ulaşım kalbine ne kadar yakın olduğunu gösteriyor.

Bu karma yapı, Mehmet Akif Ersoy’u yalnızca bir mahalle olmaktan çıkarıp, kendi kendine yeten küçük bir kent haline getiriyor. ASELSAN’da çalışan mühendisten Onkoloji’de tedavi gören hastaya, Urankent’te yaşayan aileden Podium’da buluşan arkadaş gruplarına kadar her kesimden insan, burada kendi hikâyesini yazıyor.

Tüm bu çeşitlilik, diyetisyen olarak benim için eşsiz bir laboratuvar sunuyor; çünkü farklı yaşam tarzları, farklı beslenme alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını beraberinde getiriyor. Hastanede nöbet tutan doktorun beslenme düzeni ile ASELSAN’da yazılım geliştiren mühendisin, Leyla Gencer sahnesinde performans sergileyen sanatçının beslenme ihtiyaçları birbirinden bambaşka dünyalar. Ve ben, tam da bu çeşitliliğin ortasında, herkesin ihtiyacına dokunabilecek besleme çözümleri geliştiriyorum.

Sofraların Dönüşümü

Bir diyetisyen olarak en çok dikkatimi çeken şey, bu hızlı dönüşümün sofralarımıza nasıl yansıdığı. Kliniğime gelen danışanlarımın hikâyelerinde bu değişimi çok net görüyorum. Mahallede elli yıldır yaşayan Ayşe teyzenin anlattıklarına göre, eskiden herkesin kendi yetiştirdiği sebze ve meyvelerle, beslediği hayvanlardan elde ettiği süt ve et ürünleriyle beslendiği günlerden, Podium AVM’nin food court’unda hızlıca atıştırılan fast-food’lara uzanan bir yolculuk bu.

Danışanlarımdan biri geçen gün şöyle demişti: “Emine Hanım, annem bahçemizde yetiştirdiği domateslerin tadını özlediğimi söylediğimde gülüyor. Şimdi aynı topraklarda dev binalar var ve biz marketten alıyoruz her şeyi.” İşte tam da bu noktada devreye giriyorum ben: Şehirleşmenin getirdiği yaşam tarzı değişikliklerine rağmen, nasıl sağlıklı beslenebileceğimizi birlikte keşfediyoruz.

ASELSAN Mühendisinden Onkoloji Hastası Teyzeye: Farklı İhtiyaçlar, Kişiye Özel Çözümler

Mahallemizdeki çeşitlilik, mesleğimin belki de en zorlayıcı ama bir o kadar da keyifli yanlarından birini oluşturuyor. Bir gün ASELSAN’da çalışan, gün boyu masa başında oturan bir yazılım mühendisine program hazırlarken, ertesi gün Onkoloji Hastanesi’nde tedavi gören bir hastanın beslenme düzenini planlamak durumunda kalabiliyorsunuz.

Geçen hafta kliniğime gelen Serkan Bey, ASELSAN’da yazılım mühendisi olarak çalışıyor. “Sabah 8 akşam 6 bilgisayar başındayım. Öğle yemeğini bile masadan kalkmadan yiyorum bazen” dedi ilk görüşmemizde. Ona özel, masa başında çalışanlar için metabolizmayı hızlandıracak, enerji seviyesini dengede tutacak bir program hazırladık.

Aynı gün öğleden sonra randevuma gelen Nurten teyze ise Onkoloji Hastanesi’nde kemoterapi görüyor. Midesinin hiçbir şeyi kabul etmediğinden, sürekli kilo kaybından şikayetçiydi. Onun için bambaşka bir yaklaşım gerekiyordu elbette.

İşte Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde diyetisyen olmak, tam olarak bu: Eskiden yeniye uzanan bir dönüşüm hikayesinin tam ortasında, teknoloji çağının mühendisinden kanser tedavisi gören yaşlı teyzeye, genç öğrenciden emekli memura kadar her kesimden insanın beslenme ihtiyaçlarına dokunabilmek.

Beslenme Alışkanlıklarımız Nereden Nereye?

Kliniğimde en sık duyduğum cümlelerden biri şu: “Eskiden böyle değildi, her şey doğaldı.” Kısmen haklılar elbette, ama nostaljinin pembe gözlüğünü bir kenara bırakıp gerçeklere baktığımızda, geçmişte de beslenme konusunda yapılan hatalar vardı. Örneğin, mahallemizdeki yaşlı nüfusun önemli bir kısmında görülen diyabet ve kalp hastalıklarının temelinde, o “doğal” ama aşırı yağlı geleneksel beslenme alışkanlıkları yatıyor.

Bugün ise bambaşka sorunlarla karşı karşıyayız. Wings İş Merkezi’nde çalışan genç profesyoneller, zamanın kısıtlı olması nedeniyle öğünlerini atlamayı ya da hızlı atıştırmalıklarla geçiştirmeyi tercih ediyorlar. Podium AVM’nin yemek katında, beslenmenin hızlı ve pratik olması, sağlıklı olmasından daha öncelikli hale gelmiş durumda.

Diyetisyen olarak yaptığım iş, aslında bir tür köprü kurmak: Geçmişin değerli beslenme alışkanlıklarını koruyarak, günümüz şehir hayatının temposuna uyarlamak. Eski Macunköy’nün doğal beslenme düzenini, modern Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nin hızlı temposuna nasıl entegre edebileceğimizi danışanlarımla birlikte keşfediyoruz.

Mahallenin Kalbi, Sofranızın Değeri

Nâzım Hikmet Kültür-Kongre Merkezi’nde geçen ay düzenlediğim “Şehirde Sağlıklı Beslenme” seminerine mahalleden yoğun bir katılım olmuştu. Orada da söylediğim gibi: “Yaşadığımız mahallenin kültürü, tarihçesi ve dokusu, beslenme alışkanlıklarımızı da şekillendirir.”

Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde diyetisyenlik yapmak, benim için sadece bir iş değil, bir keşif yolculuğu. Her danışanımla birlikte, bu mahallenin geçmişinden geleceğine uzanan beslenme hikayesinin bir parçası oluyoruz.

Kliniğime uğradığınızda, sadece bir diyet programı almakla kalmıyorsunuz. Mahallemizin kendine özgü dokusunu beslenme alışkanlıklarınıza nasıl yansıtabileceğinizi, eski ile yeni arasındaki bu ilginç geçiş bölgesinde nasıl sağlıklı bir yaşam sürebileceğinizi de konuşuyoruz.

Diyetisyen Emine Gül Tuna Cıkıt olarak kapım, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nin tüm sakinlerine açık. İster ASELSAN’da çalışan bir mühendis, ister Onkoloji Hastanesi’nde tedavi gören bir hasta, ister Urankent’te yaşayan genç bir anne olun… Hep birlikte, bu özel mahallenin ruhuna uygun, sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturabiliriz.

Çünkü ben inanıyorum ki, bir zamanlar inek otlatılan tarlalarda yükselen apartmanlarda yaşarken bile, yediğimiz her lokma bizi geçmişimize, toprağımıza ve özümüze bağlar. Yeter ki doğru seçimler yapmayı bilelim.

Macunköy Metro İstasyonu’nun yanı başında, Podium AVM karşısındaki kliniğimde, mahallemizin beslenme hikayesine sizin sayfanızı da eklemeyi bekliyorum.

Kaynak ve Mekanlar

  1. Wikipedia, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi
  2. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Hastanesi
  3. ASELSAN
  4. Leyla Gencer Sahnesi
  5. Podium AVM Ankara
  6. Macunköy Metro İstasyonu
  7. Nazım Hikmet Kültür Merkezi